Arrival ve Sapir-Whorf Hipotezi

Arrival

Bir haftadır kız kardeşim İzmir'de. İşlerin ve sınavların yoğunluğundan bir türlü ona vakit ayıramadım. Pazar günü dönmesi gerektiğinden, Cumartesi günü için doğaçlama bir plan yaptık. Modern dünyanın en nefret ettiğim binalarından olan bir AVM'ye gittik. Sinema'ya gitmek için o insan kalabalığına katlanmak nasıl bir zulüm anlatamam. İkimiz de Fantastic Beasts'i izlediğimizden en makul seçim, son günlerde adını sıkça duyduğum Arrival'dı. Hazır Esmoç'ta konuya hakimken balıklama atladık.

(Yaşadığım Cinemaximum rezaletini anlatmıcam. Hepsini yazıyorum bir kenara, rezalet konusunda adeta combo yapıyorlar. Bir gün elektrikler kesilir film devam etmez, bir gün internetten bilet alınır rezervasyon bilgileri gönderilmez, çekilen para provizyona düşer birkaç gün içinde ödeneceği söylenir, bu arada film kaçar göt gibi kalırsın ortada.)

Konuyu kısaca anlatayım: Louise Banks, bir Kolej'de ders veren bir dilbilimcidir. Bir gün, 12 bilinmeyen cisim dünyanın çeşitli noktalarında görünür ve uluslararası bir tedirginlik başlar. Louise'nin becerileri onu ve matematikçi Ian Donnelly'yi (teorik fizikçi) bir araya getirir. Amerika'nın Montana eyaletinde bulunan, bilinmeyen uzay aracının içindeki canlıların dilini çözmeye ve çevirmeye çalışırlar.

Klasik bilim-kurgu'ların aksine Arrival, uzaylı istilası gibi klişe bir konu yerine, onlarla nasıl iletişim kurabileceğimiz üzerine odaklanıyor. Doğru bir yöntem tercih edilmediği taktirde "nasıl sonuçlanacağını" da çok güzel işliyor. Her şeyi bir araya getirdiğimizde oyuncu performansları, diyaloglar, müzikler, senaryo vs. zarif bir şekilde bize sunuluyor. Zaten IMBD puanına bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Beni en çok neyin etkilediği konularına girmeyeceğim, oyuncuları ve sahneleri de değerlendirmeyeceğim. Filmin background'u daha çok ilgimi çekiyor. Zira bu yapımın lineer zaman ve dilbilimi üzerine kurulduğu çok aşikar, bittiğinde beyninizde şimşekler çakıyor ve saatlerdir kendinizi bu konular üzerine düşünürken buluyorsunuz. Tabii bir de araştırma safhası var.

Arrival - Dili çözme becerisi

Louise, film boyunca iletişim kurduğu uzaylıların diliyle o kadar haşır neşir olmuştu ki, lineer zaman algısından kopup, zamanı bütünsel olarak algılamaya başlamıştı. Bu yüzden gelecekte yaşayacağı olayları görüp, "anı" yaşamanın keyfini çıkarmıştı. Öğrendiği dil beynini şekillendirmiş, başka bir boyuttan bize ulaşan canlıların zaman algısını kazanmasını sağlamıştı. Yani o bilinmeyen uzay araçları, aslında bir hediye vermek için gelmişlerdi.

Konuyu biraz araştırdığımda karşıma Sapir-Whorf hipotezi çıktı. Hipotez, konuştuğumuz dilin beyin tarafından kullanılan bir araç olmasının ötesine geçip, bizzat beyni şekillendirdiğini savunuyor. Bir dilin yapısı, o dili konuşanların dünya görüşünü ve bilgisini etkiliyor diyor. Wikipedia'da ise bu hipotezin temel anlamı, "İnsan düşüncesi yerel dillerden çok yoğun bir şekilde etkilenir. Bir insanın kendi dilinde belirli bir düşünce yapısı oluşmuştur ve bu insan başka bir insanın dilini hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamaz." şeklinde tanımlanıyor.

Filmi bilim-kurgu yapan kısım, tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Bir soruyla konuya açıklık getirmek daha doğru olur:

Bu dünyadan olmayan bir canlının dilini çözebilmek, sadece karakterimizi mi değiştirir yoksa zaman algımıza da etki eder mi?

Arrival'ın mükemmele ulaştığı yer tamamen "duygu". Konuyu anlatma tekniği o kadar iyi ve yaratıcı ki, hikaye muazzam bir şekilde nihai yönünü buluyor. Az önce ifade etmiştim, ana karakter Louise, sadece o dili çözmüyor, zamanı da bütünsel olarak algılamaya başlıyor ve kendi geleceğini görüyor. İnsanlığa hediye vermek için gelen uzaylıların amacını da bu noktada anlıyoruz: Dili çözüp, akıcı bir şekilde öğrendikten sonra zamanı da döngüsel bir şekilde yaşayacaksınız. Bundan daha güzel hediye mi olur? (Olmayabilir de, sonra tartışırız.)

Filmin sonuna doğru, insanların anlayamadıkları şeyler hakkında ne kadar saldırganlaşabileceği de çok güzel işlenmiş. Bir eyleme geçmeden önce, sonuçların ne kadar acı olacağını düşünüp, birbirimizle daha fazla iletişim kurmanın önemini kavramak her zaman en doğru yoldur.

Sonuç olarak filme puanım 10. Uzun zamandır bu kadar doyurucu bir bilim-kurgu izlememiştim.